CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, kimden gelirse gelsin, terörün insanlık suçu olduğunu ve teröre karşı durmanın vicdanı olan herkesin görevi olduğunu belirterek, “10 Ekim Gar katliamının 8’inci yılı. Tarihimizde ilk kez bir terör örgütü dolayısıyla 103 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bizim hem bu olayın takipçisi olmak, hem de buna benzer olayların bir daha bu coğrafyada olmaması için çaba harcamak görevimizdir” dedi.
‘EKONOMİ ARTIK DİKİŞ TUTMUYOR’
Şu anda ekonominin toplumun canını yakan bir sorun olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “İster markete gidin, ister pazara gidin, ister bakkala gidin. Nereye giderseniz, alışveriş yaptığınızda canınızın yandığını görürsünüz. Arzu ettiğiniz bir şeyi alamamanın, özellikle çocukların arzu ettiği bir şey alamayan annenin dramını orada görürsünüz. Ve insanlar orada bütün bu dramı yaşarlar. Öyle bir noktaya geldik ki ekonomi artık dikiş tutmuyor. Faizleri önce düşürdüler, sonra yükselttiler; faizler aldı başını gitti. Dolar düşecekti, tam tersine Türk lirası eridi. Hiçbir önemi kalmadı, değeri kalmadı Türk lirasının. Kağıttan bir para oldu. 200 lira en büyük banknotumuz, 200 lirayla ancak 20 tane simit alabiliyoruz ve Türkiye, ‘Borç para buldum’ diye sevinen bir ülke haline geldi. Gidiyordunuz Katar’a, gidiyorsunuz Körfez ülkelerine, gidiyorsunuz İngiltere’ye acaba borç para bulabilir miyim diye; vermiyorlar. ‘İstikrar yok sizde’ diyorlar ve borç bağlamıyorlar. Bulduklarında ise seviniyorlar. Türkiye’nin geldiği nokta bu açıdan ibret verici. Zaman zaman da ‘Efendim bütün dünyada fiyatlar artıyor, bizde de artıyor’ diye söylenir iktidar kanadında. Mesela dünyada gıda fiyatları yüzde 10,7 düştü ama Türkiye’de yüzde 70,7 gıda fiyatlarında artış var. Yani dünyanın gidişiyle ters noktadayız. Şeker pancarı fiyatları açıklandı; 2022’de tonu 1450 liraydı, yüzde 27 zam yaptılar 1855 liraya çıktı. Bu süre içinde enflasyon yüzde 61,5 oldu, mazot 4 ayda yüzde 100 zamlandı, gübrenin fiyatı yüzde 200 zamlandı. Pancar üreticisine ise sadece yüzde 20 geri verdiler. Dolayısıyla baktığımızda pancarı, ekmeği, şekeri nasıl olsa dışarıdan alıyoruz ve Türkiye 34 yıl sonunda yurt dışından şeker ithal eden ülke konumuna geldi. Böyle gidersek her şeyi artık dışarıdan alacağız. Böyle garip bir durumla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
‘BU SORUNUN SİVİLLER ÖLMEDEN ÇÖZÜLMESİ GEREKLİ’
Filistinli direniş örgütü Hamas ile İsrail arasındaki çatışmalara değinen Kılıçdaroğlu, bugün dünyada 138 devletin Filistin’i bir devlet olarak kabul ettiğini vurgulayarak, “Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’de de ‘gözlemci devlet’ olarak görevini bir şekilde yerine getiriyor. Gazze ise İsrail çekildikten sonra Hamas’ın kontrolüne girdi. Gazze’de 2,5 milyon Filistinli yaşar. Çok zor koşullarda yaşıyorlar. Açlık var, sefalet var, gıda dışarıdan geliyor; yoksa aç kalacaklar. Bir sürü sorunları var ve dünyanın büyük bir kesimi bu sorunlara ilgisiz kaldı. Hak aramak ayrı bir şeydir. Filistin halkının haklı davasını savunmak elbetteki her demokratik ülkenin hakkıdır. 1970’lerde yanlış hatırlamıyorsam devrimci gençler de Filistin Kurtuluş Örgütü’ne destek vermek için gittiler ve Filistin’de mücadele ettiler. Onların mezarlarının Filistin’de olduğunu hiç unutmadık. Onları da saygıyla anıyoruz ama haklı dava sivillerin öldürülmesine haklılık kazandırmaz. Sivillerin, kadınların, çocukların, yaşlıların öldürülmesi asla ve asla doğru değildir. Sizin haklı davanızın üzerine Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşların bu sorunun çözülmesi için çaba harcaması gerekir. Artık bu sorunun 21’inci yüzyılın dünyasında çözülmesi gerekli. Ve olayların büyümeden, siviller öldürülmeden, çocuklar öldürülmeden bu davanın bir şekilde sonlanması gerekiyor” diye konuştu.
TEZKERE KARARINI AÇIKLADI
Kılıçdaroğlu, Türk askerinin Irak ve Suriye’deki görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkerenin TBMM’ye gönderilmesine ilişkin de “Terörle mücadele edeceğiz’ diyorlar. Hiçbir zaman terörle mücadelenin karşısında olmadık; tam tersine ‘Terör nerede, kimden gelirse gelsin her türlü mücadeleyi yapın’ dedik. Bu kadar açık. Operasyona zaten uluslararası hukuk o yetkiyi veriyor. Terör varsa gideriz vururuz. Şimdi önümüze bir tezkere getiriyorlar. Elbette ki terörle mücadele konusunda verilecek her yetkiye biz ‘evet’ deriz. Ama anlamadığım bir şey var; ‘yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması’ diyor tezkerede. Bir daha ifade edeyim; tezkerede, ‘Cumhurbaşkanı isterse yabancı silahlı kuvvetleri Türkiye’ye davet edeceğim’ diyor. Birinci sorum Bahçeli’ye; partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tezkereye ‘evet’ diyeceğini söylüyorsun. Sana bir soru; yabancı asker postallarının Türkiye Cumhuriyeti topraklarını çiğnemesine ‘evet’ diyor musun, demiyor musun? Bu kardeşiniz de milliyetçi. Asla ve asla yabancı bir askerin Türkiye’ye gelmesini istemiyorum. Bu yabancı askerler kimler? Amerikalılar mı, Ruslar mı? Japonlar mı? Yunanlılar mı? Kim bunlar? Hangi askeri terörle mücadele için Türkiye’ye davet edeceksiniz? Ya bu ülkede terörle mücadeleyi Türk Silahlı Kuvvetleri verdi. Polislerimiz var, binlerce şehidimiz var. Bin tane yabancı asker bile gelmedi. Şimdi beyler; ‘Terörle mücadele edeceğiz, yabancı askerleri davet edeceğiz’ diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti hiçbir zaman böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştır. Ben ve bütün Cumhuriyet Halk Parti’li, bütün vatanseverler, ülkesini ve bayrağını sevenler, Türk topraklarına asla bir tek yabancı askerin postallarının değmesini istemez. Şimdi bunlar kalkmışlar, bizim milliyetçiliğimizi sorguluyorlar. Milliyetçilik diyorsanız, Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu bir partinin milliyetçiliğini kimse sorgulayamaz” dedi.